DHKP-C terör örgütü, İstanbul Çağlayan Adliyesi’ne 6 Şubat’ta saldırı girişiminde bulundu. Jandarmanın 30 Ekim’de yakaladığı 4 DHKP-C’linin de hedefinde Çağlayan Adliyesi olduğu ortaya çıktı.
JANDARMANIN DİKKATİ SALDIRIYI ÖNLEDİ
30 Ekim’de Yunanistan’dan gelerek Meriç Nehri’ni geçen 4 kişi, jandarmanın dikkati sayesinde fark edildi. Jandarmanın “dur” ihtarına ateşle karşılık veren 4 kişi, yaşanan çatışmanın ardından etkisiz hale getirildi.
“PATLAMA DÜZENEKLİ CANLI BOMBA YELEKLERİ OLACAKTI”
Hürriyet Gazetesi yazarı Abdulkadir Selvi yazısında, “Biri kadın üçü erkek olan bu 4 kişinin Avrupa’daki terör kamplarında eğitim gören DHKP-C militanları olduğu ortaya çıkıyor. DHKP-C bu teröristlerin Harika Kızılkaya, Burak Ağarmış, Erdoğan Çakır ve Özkan Güzel olduğunu açıkladı. DHKP-C kamplarında eğitim görmüş yurtdışı eylem ekibini oluşturuyorlar. Eğer Meriç Nehri’nden geçerken etkisiz hale getirilen teröristler Türkiye’ye girmeyi başarsaydı o çantada bomba düzeneklerine benzeyen kablolar değil, patlama düzenekli canlı bomba yelekleri olacaktı. Çağlayan Adliyesi’ne girmeye çalışan teröristler başarılı olsaydı şehit savcımız Mehmet Selim Kiraz gibi bir adliye çalışanını rehin alıp eylem yapacaklardı.” ifadelerini kullandı.
MERİÇ’TEKİ TERÖRİSTLERİN ÜZERİNDEN HANGİ KROKİLER ÇIKTI
Söz konusu operasyonu köşesine taşıyan Hürriyet Gazetesi yazarı Abdülkadir Selvi’nin, “Meriç’teki teröristlerin üzerinden hangi krokiler çıktı” başlıklı yazısı şu şekilde;
Seçim dönemi, siyasi kulisler çok yoğun ancak günlük siyasi gelişmelere çok boğulduğumuz için bazen önemli olayları hak ettiği şekilde değerlendiremiyoruz. Biz unutsak da terör örgütleri unutmuyor. Çağlayan Adliyesi’ne yapılan saldırıyı kastediyorum. Çağlayan Adliyesi’ndeki saldırının ipuçları bizi bir yere götürüyor.
30 Ekim’de Meriç Nehri kıyısında bir olay yaşandı. Türkiye’deki haberlerde fazla bir yer tutmayan bu olay aslında çok önemliydi.
JANDARMANIN DİKKATİ SAYESİNDE
Yunanistan’dan gelerek Meriç Nehri’ni geçen 4 kişi, jandarmanın dikkati sayesinde fark ediliyor. O andan itibaren bir cehennem yaşanıyor. Jandarma tesadüfen tespit ettiği 4 kişinin ne olduğunu anlamaya çalışıyor. 4 kişi kaçakçı mı, sığınmacı mı, terörist mi belli değil. Jandarmanın ‘dur’ ihtarıyla birlikte karşı taraftan ateş başlıyor. O andan itibaren karşılıklı bir çatışma yaşanıyor. Bir süre devam eden çatışma sonucunda 4 kişi etkisiz hale getiriliyor.
Burada jandarmayı tebrik ediyorum. Çünkü 4 kişiyi tespit etmeseler belki Türkiye onların yapacağı eylemleri başka şekilde hatırlayacak. Ayrıca bu 4 kişi özel eğitimli teröristlerden oluşuyor. Çatışma sonucunda etkisiz hale getirilmeleri de bir başarı.
YURTDIŞI EYLEM EKİBİ
Şimdi gelelim bu 4 kişi kimdi ve etkisiz hale getirilmeleri neden bu kadar önemliydi?
Biri kadın üçü erkek olan bu 4 kişinin Avrupa’daki terör kamplarında eğitim gören DHKP-C militanları olduğu ortaya çıkıyor. DHKP-C bu teröristlerin Harika Kızılkaya, Burak Ağarmış, Erdoğan Çakır ve Özkan Güzel olduğunu açıkladı. DHKP-C kamplarında eğitim görmüş yurtdışı eylem ekibini oluşturuyorlar.
CANLI BOMBA YELEKLERİ
Talimat almışlar ya, Türkiye’ye bir eylem için değil tam aksine bir dizi eylem için giriş yapıyorlar. Az sonra neden büyük bir felaketin eşiğinden dönülmüş dediğim daha iyi anlaşılacak. Çünkü bu şahısların üzerinde 12 kilo ağırlığında patlamaya hazır düzenekli canlı bomba yelekleri bulunuyor. Çok sayıda uzun namlulu silah ve suikast silahı ele geçiriliyor.
Peki bu teröristler 12 kilo ağırlığındaki patlayıcının yüklendiği canlı bomba yelekleri ve suikast silahları ile ne yapacaklar? İçerideki teröristlerle buluşacaklar, böylece daha önceden belirlenen hedeflere yönelik eylemler yapacaklar… Peki bu hedefler neresi?
ÇAĞLAYAN ADLİYESİ’NİN KROKİSİ
Bunu da yine teröristlerin üzerinden çıkan kroki, fotoğraflar ve adreslerden anlıyoruz. Bu teröristlerin üzerinden çıkan adres ve krokilerden biri Çağlayan Adliyesi’ne ait. Hatırlarsanız 6 Şubat’ta DHKP-C’li Emrah Yayla ve Pınar Birkoç Çağlayan Adliyesi’ne girmek isterken polis tarafından etkisiz hale getirilmişti. Pınar Birkoç’un çantasından bomba düzeneklerine benzer kablolar ve plastik kelepçeler çıkmıştı.
TERÖRİSTLER BAŞARILI OLSAYDI…
Eğer Meriç Nehri’nden geçerken etkisiz hale getirilen teröristler Türkiye’ye girmeyi başarsaydı o çantada bomba düzeneklerine benzeyen kablolar değil, patlama düzenekli canlı bomba yelekleri olacaktı. Çağlayan Adliyesi’ne girmeye çalışan teröristler başarılı olsaydı şehit savcımız Mehmet Selim Kiraz gibi bir adliye çalışanını rehin alıp eylem yapacaklardı.
Bakın Meriç Nehri’nin kenarındaki jandarmanın dikkati neleri önledi?
MECLİS’İN KROKİSİ
Meriç Nehri’nin kenarında etkisiz hale getirilen teröristlerin üzerinden Meclis’in krokisi de çıkıyor.
Hatırlarsanız 1 Ekim’de, Meclis’in açıldığı gün, Kayseri üzerinden gelen PKK’lı iki terörist önce Meclis’e yönelmiş ancak yoğun güvenlik önlemleri üzerine İçişleri Bakanlığı’na yönelik canlı bomba eylemi gerçekleştirmişti. İki terörist de İçişleri Bakanlığı’nın önündeki polisin dikkati sayesinde tespit edilmiş ve çıkan çatışmada etkisiz hale getirilmişti. Eğer başarsalar, içeri girip canlı bomba eylemi yapacaklardı. 30 Ekim’de Meriç’te çıkan krokiden anlıyoruz ki PKK’nın başaramadığı eylem DHKP-C’ye ihale edilmiş. Nasıl olsa patronları aynı.
Yine Meriç kenarında etkisiz hale getirilen 4 teröristin üzerinden emniyet ve istihbarat teşkilatına ait yerlerin adres, kroki ve fotoğrafları çıkıyor.
DİLFİRAZ KARATAŞ
Burada birisine ayrı bir paragraf açmak istiyorum.
Hatırlarsanız Çağlayan Adliyesi’nin önünde çıkan çatışmada teröristlerin kurşunlarıyla hayatını kaybeden birisi vardı. Dilfiraz Karataş’ı kastediyorum. Dilfiraz Karataş, teyzesinin cemevinde yapılacak olan 40 mevlidine gitmek için evinden çıkmıştı. Çağlayan Adliyesi’nin önünde DHKP-C’li teröristlerin silahından çıkan kurşunlarla hayatını kaybetti. Yunus Emre’nin dediği gibi; “Bir garip ölmüş diyeler; Üç günden sonra duyalar” misali gariban bir insandı. Hani bu örgüt halk için savaşıyordu? Gariban bir halk çocuğunu öldürdünüz. Bu mu sizin halk için verdiğiniz mücadele?
DÜĞMEYE BASILDI
Bugün siyasi kulislerin dışına çıkıp elde ettiğim son bilgiler ışığında Türkiye’ye yönelik sistematik terör saldırısına dikkat çekmek istedim. Çünkü seçim sürecine girilmesiyle düğmesine basılan örgütler harekete geçirildi.
Hizbut Tahrir’i Anıtkabir’de, DEAŞ’ı Santa Maria Kilisesi’nde, Fatih Camisi’nde, DHKP-C’lisi Çağlayan Adliyesi’nde, PKK’lısı Kuzey Irak’ta üs bölgemize, FETÖ’cüsü sosyal medya üzerinden sistematik bir şekilde saldırıyor. Seçim sürecinde bu tür eylemlerin devam etmesinden endişe ediliyor.
Bizim bir zaafımız var. Olay günü tartışıyor, sonra unutuyoruz. Ama biz unutsak da terör örgütleri unutmuyor.